Kokain tedavisinin ilk adımı, bağımlının tedavi kararı almasını sağlamaktır.
Çoğu kullanıcı, tam karşıtı kanıtlar karşısında bile, kontrol altında olan bir sorunu olduğunu düşünür. Pek çoğu mahkemelere çıkabilir, hatta ayık olmadığını itiraf eder, ama yine de kontrol altında olduklarını düşünür.
Yatılı tedaviyle arınma
Kokain bağımlılığının tedavisi neredeyse her zaman yatarak tedavi esasına göre gerçekleştirilir. Bu bir hastanede, klinikte ya da rehabilitasyon merkezinde olabilir. Fiziksel belirtiler hayati tehlike arz etmez ve pek çok hastada bir haftadan kısa sürede geçer ama psikolojik yoksunluk ve ruhsal etkileri geçmez. Yatarak tedavinin amacı bu durumda, ilaç tedavisi kadar hastanın uyuşturucuya ulaşmasını da kontrol etmektir.
Arınmada kullanılan ilaçlar bazı belirtiler üzerine eğilir. Depresyon için, desipramin gibi antidepresanlar kullanılabilir. Anksiyete ve bazen de uykuya destek için benzodiazepinler kullanılır. Kokain kullanımına bağlı nörolojik değişiklikleri telafi edici ilaçlar Parkinson ilacı, amantadin ve bromokriptin etken maddeleridir. Bunlar kokainin etkilerini taklit eden ve isteği azaltan dopamin benzeri ilaçlardır. Stres kaynaklı yüksek kan basıncı ve taşikardi için bazen başka bir ilan reçete edilebilir.
Bugüne kadar kokain yoksunluğunda ortaya çıkan şiddetli isteği durduracak özel bir ilaç yoktur.
Rehabilitasyon
Kokain bağımlılığı rehabilitasyonu, hedefli terapiyle genel grup tedavisinin birleşiminden oluşur. Amaç hastayı uyuşturucu hakkında eğitmek ve kullanımla savaşmaları için stratejiler benimsemelerine yardım etmektir. Rehabilitasyon yatarak tedaviyle üç aya kadar devam ettiğinde daha etkilidir. Ne yazık ki, bu pahalı bir tedavi seçeneğidir ve bütün bağımlılar bundan faydalanamaz.
Kokain isteğinin tetikleyicilerinden biri de hepimizin zaman zaman yaşadığı önemsiz kötü ruh halidir. Bir bağımlı için “bunalım” yeniden kullanıma neden olabilir. Bu, iyileşmeyi kısmen zorlaştırır; terapiyle mutlaka diğer hayat sorunları ele alınmalı ve madde kullanımının ötesinde bunları yönetmek için de teknikler uygulanmalıdır.
Ayakta tedaviyle arınma
Kokainden kurtulmak için 12 adımlı gruba Adsız Kokain Bağımlıları denir. Ulaşılabilecek başka bir program da pek çok madde bağımlısının bir araya geldiği Adsız Narkotiklerdir. Bazı Adsız Alkolikler grupları da başka maddelere bağımlı kişilerin toplantılara katılmasına izin verir.
12 adımlı toplantıların yanı sıra pek çok kokain bağımlısı aile ve arkadaşlar tarafından izlenmeyi kabul eder. Paraya erişimi, ulaşımı ve mahremiyeti kısıtlayan gözetim yeniden başlamak için fırsatları azaltabilir. Bağımlılar kontrol altında tutulmayı kabul ettikten sonra, uyuşturucu istekleri doğrultusunda hareket etmeyi zorlaştırarak üstesinden gelmek için bir bariyer daha koymuş olurlar. Bu genellikle hala kullanıcı olan eski temasların, yani hem arkadaşlar hem de “uyuşturucu arkadaşları”nın bırakılması anlamına gelir.
Kokainsiz yaşamanın sürdürülmesinin en zor kısmı kokainin ardından değerli ve ödüllendirici olan hayat tarzı ve parti benzeri yaşamdır. Kokain kullanmamanın mucizevi biçimde bütün sorunlarını çözeceğinin umulmasındansa bu halledilmelidir.
Kokain bağımlılığı, toleransın gelişmesiyle başlayan, ardından bağlılığın oluşması ve nihayetinde tam bağımlılığın gelişmesiyle sonlanan bir yol izler. Tolerans, aynı miktarda madde alınsa da artık daha önceden verdiği keyif ve öforiyi vermemesi sürecidir. Bu, maddenin daha çok etkisinde kalmak için dozun artırılmasına yol açar.
Bağlılık, beyin maddeye alıştığında başlar. Kullanıcılar kokain kullanmadıklarında sıkkın ve bunalımlı olurlar. Yorgunluk yaygın bir belirtidir ve çoğu kullanıcı yoğun kullanımın yarattığı krizlerden kurtulmak için uyku ilaçlarına başvurur. Fiziksel bağlılık, beyindeki sinir yollarının tekrarlanan doza karşılık değişmiş olduğu ve her zamanki ödül/keyif nörotransmiterleri seviyesinin normal iyi bir ruh hali verecek kadar yeterli olmaması anlamına gelir.
Bağımlılıkta yukarıdaki bütün belirtiler görülür ama güçlü istek belirgindir. Bu istek, bağımlının suça ilişkin davranışlar sergilemesine neden olacak ve işiyle değerli ilişkilerini riske atacak kadar güçlü olabilir. Madde kullanımı bir hobi ya da hafta sonları yapılan bir şey olmaktan çıkmıştır artık. Bunun yerine günlük hayatın başlıca endişesi olmuştur. Bağımlılar kendilerini, maddeyi kullanmak üzerine düşünürken, bir sonraki uyuşturucu hazzını nasıl yaşayacaklarını planlarken ve malzeme tükenir tükenmez kaygılanırken bulabilir.
Kronik kullanım
Fiziksel Belirtileri
Kilo ve iştah kaybı: Bu gıdaya ilginin kaybından, yani gıdanın artık keyif vermemesinden kaynaklanabilir. Kokainin diğer etkileri olan kişinin koku duyusunu kaybetmesi ve yutma zorluğu da bu etkiyi artırabilir.
Nazal bozulma: Bu sürekli burun akıntısına (kokain damlası) ve kokain yüklü sıvıların yemek borusuna sızmasından kaynaklanan olası gastrointestinal etkilere yol açar. Kokain kullanımından kaynaklanan vazokonstriksiyon sebebiyle yemek borusunda kangren bildirilmiştir.
Hızlı kalp atışı ve yüksek kan basıncı: Bu her bir dozla gelişir ve zamanla ciddi kardiyak sonuçlara ve inme gelişmesi ihtimaline yol açabilir.
Ruhsal Etkileri
Bunlar paranoya, anksiyete, depresyon ve halüsinasyonlardır.
Sosyal Etkileri
Belki de en önemlisi sosyal etkileridir; bunlar, işe devamlılıkta azalma (hem kokain kullanımından hem de sonrasındaki iyileşmeden kaynaklanır) nedeniyle iş kaybı, evlilikte ve ilişkilerde sorunlar ve finansal sıkıntılardır. Kişinin yakınları artan paranoya ve sinirlilikle gelişen kişilik değişikliklerini fark edecektir. Bunların yanı sıra bağımlı, tutuklanma ve nihayetinde mülk edinme veya mülk dağıtımı hakkı üzerinde cezai yükümlülüklere maruz kalabilir.
Kokain koka bitkisinin toz haline getirilmiş özüdür. Sigara olarak içilebilir hale getirmek için kimyasal olarak dönüştürüldüğünde ona krek kokain denir. Kokain bazı suda çözünebilir, krekse çözünmez. Yani, kokain bazı suda çözünürse iğne olarak vurulabilir veya burundan enfiye olarak çekilebilir. Burun çeperinde ve sinüs boşluklarında bu maddeyi eritmeye yetecek kadar su vardır, madde buradan kan dolaşımına girer. Kokain bağımlılığı genellikle tedavi gerektirir.
Bağımlılık Riski
Kokain yüksek derecede bağımlılık yapıcı bir madde olarak sınıflandırılmıştır. 2005 yılında yapılan çığır açıcı bir araştırma ilk kez iki yıl önce kokain kullananların bağımlı olma riskini yüzde 5 diye hesaplamıştır.
Maddeyi 10 yıl kullanan insanlarda bağımlılık oranı yüzde 15 ila 16’ya çıkar. Birçok kokain bağımlılık programında detoks ve terapi birlikte kullanılır.
Kokain kullanımının bağımlılık yapmasının nedenlerinden biri, kafa yapıcı özelliğinin kısa ömürlü olmasıdır. Burundan çekilen kokainin etkisi genellikle yarım saat içinde biter ve sarhoşluğun devamı için başka bir doz almak gerekir. Bu durum çoklu dozlar halinde aşırı madde kullanımına yol açar. Zaman içinde bu etki, vücudu düzenli madde alacak şekilde eğitir.
Olumlu Güçlendirme
Kokain tıpkı diğer yaygın uyuşturucular gibi haklı bir üne sahiptir. Gerçekten de öforiye (coşkunluk haline) neden olur ve insana bir egemenlik duygusu verir. Kokain kullanmış olan Sigmund Freud onu şu şekilde tarif eder: “Hakimiyet duygunuz artar, daha canlı olursunuz ve iş kapasiteniz yükselir...” Utangaçlığı ortadan kaldırdığı, sohbet yeteneklerini artırdığı ve korkakları cesur hale getirdiği söylenir.
Bu etkiler hayatın sorunlu olduğu yerlerde maddeyi kullanıcılar için çekici hale getirir. Kuşkusuz bu bir yanılsamadır. Aslında hiçbir sorun çözülmemiştir ve kokain kullanımı yüzünden birçok yeni sorun ortaya çıkmıştır. Fakat sürekli kullanım daha da fazla kullanıma yol açar. Böylece ölümcül bağımlılık döngüsü başlar.
Genetik Temeller
Almanya’da yapılan araştırmalar kokain bağımlıların yüzde 25’inde belli bir gen çeşitlemesinin bulunduğunu tespit etmiştir. Bu durum bağımlılığı tümüyle açıklamaz, ama bağımlılık riskinin genetik yapıyla arttığını gösterir. Bundan hangi genlerin sorumlu olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte, bu genlerin beyinde ödül nöronlarını etkilediği varsayılır.
Kokain beyindeki zevk merkezlerini etkilediği için tekrara dayalı kullanım hayattan onsuz keyif alma yeteneğini köreltir. Ödül nöronlarının (dopamin ve serotonin yollarının) tekrara dayalı etkinleştirilmesi beyin kimyası da fiziksel değişimlere neden olur, öyle ki kötü hissetmenin çaresi daha çok ve daha sık kokain kullanma haline gelir. Kokaini burundan çekmek sarhoş olmak için hızlı bir yöntemdir, ama çabuk geçer.
Beyin kimyasındaki değişimler, zaman içinde kokainle birlikte paranoya ve saldırganlık verir. Bu durum şizofreni ve yaygın bir halüsinasyona yol açar; derinin altında böceklerin yürüdüğü hissi. Buna kokain böcekleri denir.
Kokain bağımlılarında nüksetme oranı %94’ün üstünde olduğu tahmin ediliyor ve bu durum kokaini bilenin en bağımlılık yapıcı ve tedavisi en zor maddelerden biri haline getiriyor.
Kokainin gerçeği sarhoşluğu geçtikten sonra ortaya çıkar. Kokainin kalp, beyin ve duygular üzerinde çok güçlü negatif etkileri vardır. Birçok kokain kullanıcısı, hayatı tehdit eden uzun süreli sonuçlarıyla bağımlılığa mahkum olur. Nadir kullanım bile ani ölüm riskini içerir. Kokain kullanımı ve etkileri hakkında o kadar da harika olmayan doğruları öğrenmek için bu yazıyı okuyabilirsiniz.
Koka, Kokain, Krek
Kokain Erythroxylum koka bitkisinin yapraklarından çıkarılan saflaştırılmış özdür. Bu bitki Güney Amerika’nın Ant dağlarında yetişir. Farklı kimyasal süreçlerle iki tip kokain elde edilir:
- Toz kokain: Sokak diliyle “kok” veya “toz” diye bilenen suda çözülen kokaindir. Kullanıcılar kokain tozunu damara enjekte edebilir, burundan çekebilir.
- Krek Kokain: Sokak dilinde “taş” diye geçer. Sigarayla sarılıp içilebilir hale getiren kimyasal süreçlerden geçirilir.
Ülkemizde kokain, yasadışı olması, zor bulunması ve pahalı olması nedeniyle yaygın kullanılmaz.
Kokainin Verdiği Sarhoşluk
Kokainin sigarayla sarılarak içilmesi veya damara şırınga edilmesinin etkisi hemen görülür. Burun dokularının kokaini hızlı emmesi, burundan çekmeyi de eşit ölçüde çabuk etkili kılar. Alınma yöntemi ne olursa olsun, kokain hızla kan dolaşımına girer ve beyne gider.Beynin derinlerine giren kokain kimyasal elçilerle, sinirlerin birbirleriyle iletişiminde kullanılan sinir taşıyıcılarıyla etkileşime girer. Kokain norepinefrin, serotonin, dopamin ve diğer sinir taşıyıcılarının emilmesine müdahale eder. Bunun sonucunda hücreler arasında oluşan kimyasal çökeltileri oföri (taşkın duygu durumu) veya coşkuya neden olur.
Kokain Neden “Kafayı Güzel” Yapar?
Kokain kullanıcıları öföri halini genellikle şu şekillerde tanımlarlar:
- Enerji ve uyanıklıkta artış duygusu
- Kendini çok iyi hissetme
- Yücelik duygusu
Öte yandan bazı insanlar kokain kafasına eşlik eden başka duygular bildirmiştir:
- Asabiyet
- Paranoya
- Yerinde duramama
- Endişe
Kokain kullanan kişinin belirtileri şunları içerir:
- Göz bebeklerinin büyümesi
- Çok aktif ve enerjik olma
- Heyecanlı ve coşkulu konuşma
Kokainin ani etkileri 30 dakika ile 2 saat arasında normale döner. Kokaini sigarayla içmek veya damara enjekte etmek, burna çekmeye kıyasla daha hızlı daha kısa kafa yapar.
Kokainin Fizyolojik Etkileri
Kokain güçlü kafasını beyne etki yapmasına borçludur. Fakat kokain kanda dolaşırken bütün vücudu etkiler.
Acil servislerde diğer yasa dışı uyuşturuculara oranla genelde en fazla kokain vakası gelir. Kokain beyne, kalbe, kan damarlarına, ciğerlere zarar verir, hatta ani ölüme neden olur. Kokain alındığında beyinde şunlar olur:
- Kalp: Kokain kalbe kötü gelir. Kalp atışını hızlandırır, kan basıncını yükseltir ve kalbe kan sağlayan damarları sınırlar. Kalp hastalığı olmayan genç insanlarda bile kalp krizine neden olabilir. Kokain ayrıca ritim bozukluğu denilen ölümcül derecede anormal ritim bozukluklarına neden olarak ani ölüme yol açar.
- Beyin: Kokain beyindeki kan damarlarını daraltarak felçlere neden olabilir. Bu durum, başka felç riskleri olmayan genç insanlarda bile görülür. Kokain nöbetlere neden olur, tuhaf ve şiddet içeren davranışlar oluşturabilir.
- Ciğerler ve solunum sistemi: Burundan çekme burna ve sinüzitlere zarar verir. Düzenli kullanım burun deliklerinde perforasyona (delinmeye) yola açabilir. Krek kokain içmek ciğerlere zarar verir ve bazı insanlarda kalıcı akciğer hasarına neden olur.
- Mide ve bağırsak: Kokain bağırsaklardaki kan damarlarını daraltır. Bunun sonucunda ortaya çıkan oksijen açlığı ülserlere, hatta bağırsakların ve midenin delinmesine yol açabilir.
- Böbrekler: Kokain rapdomiolisis (kas aralarında oluşan iyi huylu tümör) denilen bir süreç aracılığıyla ani, şiddetli böbrek yetmezliğine neden olabilir. Yüksek tansiyonu olan insanlarda düzenli kokain kullanımı, yüksek kan basıncının yol açtığı uzun dönemli böbrek hasarını hızlandırabilir.
- Cinsel işlevler: Her ne kadar kokainin afrodizyak etkisi olduğu söylense de, başladığınız işi bitirme konusunda becerinizi elinizden alabilir. Kronik kokain kullanımı kadında ve erkekte cinsel işlevi kötürüm edebilir. Erkekte kokain kullanımı geç veya zor boşalmaya neden olabilir.
Psikolojik Etkiler ve Bağımlılık
Kokain beynin derin katmanları üzerine etkide bulunur. Bu alanlar yemek yeme, seks ve sağlıklı zevk gibi “iyi davranış” faaliyetleri için ödüllendiren alanlardır. Beynin bu kısmını kokainle uyarmak insana kendini iyi hissettirir ve daha fazla kokain kullanmak için güçlü bir istek uyandırabilir. Tekrar eden kokain kullanımı tolerans seviyesini artırarak, bağlılık ve bağımlılık yaratır.
Kokain kullanımı için “güvenli” bir sıklık yoktur. Kişinin kokaine fiziksel veya psikolojik olarak ne zaman bağımlı olacağını tahmin etmek imkansızdır.
Kokaini uzun bir süre düzenli kullanmanın ardından bağımlılık gelişir. Kokain ihtiyacı varken almayı bırakmak yoksunluğa yol açar. Yoksunluk belirtileri genellikle fizyolojik olmaktan ziyade psikolojiktir. Genelde kokain yoksunluğu şunları içerir:
- Depresyon ve endişe
- Yorgunluk
- Konsantrasyon güçlüğü
- Zevk alamama
- Kokain için artan istek
- Fiziksel belirtilerde ağrı, sancı, titreme ve üşüme vardır.
Kokain yoksunluğu nadiren tıbben ciddi durumlar yaratır. Bazı insanlarda kokain kullanımını kesmek intihar düşüncelerine neden olur. Genelde kokain yoksunluk belirtileri bir iki hafta içinde ortadan kalkar. Ne var ki kokain kullanmaya dair şiddetli ihtiyaç, son kullanımın üzerinden yıllar geçtikten sonra bile geri gelebilir.
YORUMLAR:
0 comments: