Duygusal olarak etkilendiğimiz durumlarda hepimizin verdiği ortak bir tepki vardır: ağlamak. Gözyaşı bezlerinden salgı olmasıyla protein, su, mukus ve yağdan oluşan tuzlu sıvının gözün dış bölgesine ulaşması sonucu ağlama gerçekleşir.
Ancak gözyaşı sadece duygusal olarak etkilendiğimizde salınmaz. Gözyaşı bezinden salgılanan üç tip yaş vardır: bazal gözyaşı, refleks gözyaşı ve duygusal olarak salgılanan gözyaşı.Bazal gözyaşı, sağlıklı bir göze sahip olabilmemiz için vücudumuzda sürekli olarak salgılanan yaştır. Gözümüzün kurumasını engeller, gözümüzü kırptığımızda yaşlar gözlerimizi temizler ve kayganlaştırır. Bu da daha net görmemizi sağlar. İnsan vücudu günde yaklaşık 5-10 damla kadar bazal gözyaşı salgılar.
Refleks olarak salgılanan gözyaşı ise soğan doğrama örneğindeki gibi gözün dışarıdan toz veya sıvı gibi taneciklerle teması sonucu olur. Gözün zararlı mikroorganizmalardan korunabilmesi için bazal gözyaşına göre daha sulu ve antikor içerikli gözyaşı salgılanır.
Duygusal gözyaşı ise bilindiği kadarıyla insan dışında hiçbir hayvanın salgılamadığı gözyaşı tipidir. Duygusal gözyaşının kimyasal içeriğine bakıldığında yüksek dozda stres hormonu, lösin, endorfin ve doğal ağrı kesiciler içerdiği görüldü. Yani gözyaşlarının içeriği salınma amacına uygun olarak değişmektedir.
Birçok insan, ağladıktan sonra kendini iyi hissettiğini söyler. Hatta Japonlar ağlamanın iyi hissettirdiğine inandıkları için ağlama grupları oluşturmuşlardır. Düzenli olarak üzücü filmler izleyerek ve kitaplar okuyarak ağlamaya çalışmaktadırlar. Bazı bilim insanları da aynı görüşü paylaşır. Bunun sebebi duygusal olarak salgılanan gözyaşlarıyla stres sonucu oluşan toksinlerin de atılıp duygusal durumun düzeleceğini iddia etmeleridir. Ancak bu konudaki araştırmalar henüz bu durumu kabul etmek için yeterli sonuç vermemiştir. Hatta ağlayanların duygusal durumlarını incelemek için yapılan gözlemlerle ağlamanın tek başınayken iyileştirici etki göstermediği, sadece yanınızda biri varken sosyal destek sağlandığında iyileşme gösterdiği görülmüştür.
Bebeklerin Ağlama Sebebi Bizimkinden Farklıdır
Aslında ağlamanın farklı fonksiyonları vardır. Doğduğumuz andan itibaren ağlamaya başlarız. Bunun sebebi bebeklerin iletişim sağlamak için tek araçlarının ağlamak olmasıdır. Acıktıklarında, bezlerini değiştirmemiz gerektiğinde, veya uykuları geldiğinde bu durumu ağlayarak anlatırlar. İhtiyaç durumuna göre ağlama sıklığını ve uzunluğunu değiştirirler. Yaklaşık 10 aydan sonra bebekler iletişim kurmak ve dikkat çekmek istedikleri için ağlamaya başlarlar. Her bebeğin aslında otizmli doğduğunu gelişiminin ilerleyen zamanlarında otizm semptomlarından çıkıp çevresiyle iletişim kurduğunu düşündüğümüzde bebeğiniz ağlıyorsa belki de sevinmelisiniz…
Yaş ilerledikçe ise ağlamanın fonksiyonu duygusal tepkiler olarak değişir ve bebeklerden farklı bir “duygusal gözyaşı” fonksiyonunu oluşturur. Belki de bizi insan yapan özelliklerimizden olan duygusal gözyaşı bu şekilde gelişir.
YORUMLAR:
0 comments: