Koruma ve Depolama Tekniklerinin Modern Müzecilik Açısından Önemi
Müzenin en önemli işlevi korumaktır. Bu işlev, klasik müzecilikte olduğu kadar modern müzecilik anlayışında da birincil öneme sahiptir. Arşivlerde yer alan birçok materyalin korunması, saklanması ve depolanması başlı başına bilimsel bir konu olmuştur. Modern binalarda koleksiyonun muhafazası için mimarlar, en ideal binayı tasarlamakta serbesttir. Doğal veya yapay ışıklandırma, iklim kontrolü gibi unsurlar binanın yapım aşamasında hesap edilebilir. Ancak, günümüzde müze olarak kullanılan çoğu bina, aslında bu amaç için kurgulanmamıştır. Müze binaları, şehrin eski ve boş binalarının depo olarak kullanılmaları veya tarihi binaların müzeye dönüştürülmeleriyle oluşturulmakta, eserlerin ideal koşullarda muhafaza edilmesinde bir çok zorluk ve engelle karşılaşılmaktadır. Dolayısıyla, müzeciliğinin temel fonksiyonunu oluşturan koruma ve muhafaza, çoğunlukla teknolojinin getirdiği olanaklar yoluyla bilinçli yöneticiler ve uzmanların çabalarıyla sağlanmaktadır. Bu çerçevede, eserlere hangi faktörlerin zarar verebileceğini anlamak ve koleksiyonların gelecek nesillere aktarılabilmesi için sağlıklı muhafaza koşullarını oluşturmak, öncelikli adım olmaktadır. Kuşkusuz, eserin mahiyetine uygun ısı, ışık ve nem ortamını sağlayacak asgari bir iklimlendirme tertibatının mevcudiyeti, eserin hayatta kalması için önemli bir koşuldur. Ayrıca, müzelerde sergilenen ve depolanan eserlerin deprem, sel gibi tabii afetlerden korunması da oldukça önem arz etmektedir. Eğer eser dengeli bir şekilde bu faktörlerden korunmaz ise yok olmaya kadar gidebilir. Esere zarar vermesi muhtemel bir etken olan rutubet de objeleri değişik şekillerde etkiler. Çok düşük rutubet, kağıt, parşömen veya deriden yapılmış eserlerin kurumasına ve buruşmasına yol açarken, yüksek nem oranları ise materyalin içine su çekmesine neden olmak suretiyle kimyasal reaksiyonlar yoluyla eserlerde çürüme ve bozulmaya yol açmaktadır. Rutubet oranlarındaki ani değişmeler ise, nem alıcı materyallerin genişlemesine neden olmaktadır. Bilimsel araştırmalar, müzeler için ideal nem oranlarının %40 ila %60 oranında tutulması gerektiğini, ideal oranın ise %55 olduğunu ortaya koymaktadır.14 Diğer önemli faktör ise ısıdır. 21 derecenin üzerindeki sıcaklığın, mantar ve benzeri organizmaların üremesine yol açtığı bilinmektedir. Uygulamada, depoların ısı ve nem durumu, termohigraf denilen bir cihaz vasıtasıyla günlük, aylık olarak ölçülerek ortalama ısı ve nem durumu tespit edilmektedir. Eserler, bu ölçümlere uygun olarak muhafaza edilmektedir. Aydınlatma konusu da en az diğer faktörler kadar önem arz etmektedir. Işık, bir sanat eserinin güzelliğini yansıtma fonksiyonuna sahip olduğu gibi, eserin iletmek istediği mesajın ziyaretçilerce doğru algılanmasına da hizmet etmektedir. Bunun yanı sıra, aşın ışık objeye zarar da verebilmektedir. Işığın etkisi, kumaş ve elyaf gibi organik materyallerde daha çok hissedilir. Yanlış ışık kullanımı, bu malzemelerin zayıflamasına neden olmaktadır.15 Müzede eserler, birbirinden farklı seviyede ışık kaynağına ve aydınlık düzeyine ihtiyaç duymaktadır. En zararlı ışık esere direkt olarak gelen güneş ışığıdır. Bu bakımdan müzelerde gün ışığını kesen pencere storları, vitrin içi otomatik sensörlü aydınlatma cihazları ve jaluzilerin kullanılmasıyla ışık fıltrelenmekte, yansıtılmış ışık kullanılarak ışık kaynağı kontrol altına alınmaktadır.16 Müzecilikte eserlerin korunmasında depolama tekniği de büyük önem arz etmektedir. Teşhirde olmayan eserlerin uygun ekipmanlar yardımıyla dış etkilere karşı korunarak muhafazası, etkin bir depolama sistemiyle mümkün olmaktadır. Depolama sisteminin zemini yerden en az bir metre yüksekte bulunmalı, duvarları sağlam, nem ve ısı geçilmeyecek şekilde dizayn edilmelidir. Depolar su baskınlarına karşı korunaklı olmalı, madeni raflar paslanmaz çelikten yapılmalı, biyolojik tahribata karşı da cilalanmalıdır. Rafların boyanmasında kullanılacak ürünler, eserlere zarar vermeyen asitsiz türden olmalıdır. Raflar objelerin özelliklerine göre farklı yükseklikte ayarlanabilir olmalı, duvara desteklerle sabitlenmelidir. Duvara asılan veya yerden ayaklı vitrinler seçilmelidir. Ayrıca, modern müzecilikte eserlerin bakım ve onarımlarının yapılarak en uygun koşullarda saklanması için "konservasyon ve restorasyon" ekipleri kurulmaktadır.18 Koruma denilince, yalnızca konservasyon ve restorasyon kavramları akla gelmemelidir. Korumada öncelikli olan kuşkusuz koruma bilincinin tüm topluma aşılanmasıdır. Örneğin, İtalya'nın Floransa kentinde Ufızzi Müzesi'nde eserlerin bakım ve onarımları, ziyaretçilerin açıkça görebileceği camlı bir mekânda yapılmaktadır. Böylelikle teşhirde olmayan eserlerin nerede olduğu, nasıl zor işlemlerden geçtiği izleyiciye bir mesajla iletilmekte, aynı özenin ziyaretçi tarafından da gösterilmesi beklenilmektedir.19 Eserlerin korunmasında bilimsel kriterlere uygun olarak alınan güvenlik önlemleri, eserlerin sonraki nesillere aktarılmasında büyük rol oynamaktadır. Japonya müzelerinde, geleneksel ve modern depolama teknikleri ustalıkla kullanılmaktadır. Depolarda bulunan eserlerin cinsine göre değişen saklama üniteleri, mevcuttur. İpek, ince kumaş, kitaplar ve resimler gibi hassas materyallerden oluşan eserler, özel olarak üretilmiş parşömenlere sarılarak raflara yerleştirilmekte, el ile teması minimuma indirecek sistemler yardımıyla korunmaktadır. Uygun kılıflara sarılarak zararlı organizmalardan korunan eserler, ahşap veya asit içermeyen kutulara koyularak saklanmaktadır. Çekmeceli ve sürgülü raf sistemleri eserlerin zarar görmeden kolaylıkla taşınabilmesine olanak sağlamaktadır. Eserlerin uygun nem derecesinde muhafazası için depolarda nemölçer ve hava akımını sağlayacak fanlar bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, ısı değişimlerinin eserler üzerinde deformasyona yol açmaması için kullanılan sıcaklık kontrol panelleriyle etkili iklim kontrolü sağlanmaktadır. Eserlerin müze depolarında sağlıklı bir şekilde muhafaza edilebilmesi için alınacak fiziki önlemlerin yanı sıra, eserlerin olası deprem, yangın, sel gibi doğal afetlere karşı korunması da büyük önem taşımaktadır. Depremler yalnızca müze binaları için değil, müzelerde sergilenen ve depoda korunan eserlere karşı da bir tehdit oluşturmaktadır. Depolarda korunan nesneler, mekan darlığı ve güvenli depolama teknikleri ile ilgili bilgi eksikliğinden dolayı risk altındadır. Müzelerin karşı karşıya olduğu bu tehlike, uygun güçlendirme ve risk azaltma yöntemleri yardımıyla kontrol altına alınabilmektedir. Tabii ki, depolamaya ilişkin anlatılan tüm bu teknik detaylar, maddi olanakların elverişliliği ile mümkündür.
YORUMLAR:
0 comments: