Bu Blogda Ara

slider

Son Paylaşılan

Navigation

TF-X ve F-22 Raptor ve hayalet uçaklar hakkında

En baştan başlayalım:
Böyle bir fotoğrafın paylaşılma amacı uçağın geliştirilme aşaması bitip ilk prototip üretildiğinde üç aşağı beş yukarı neye benzeyeceğini halka göstermek için paylaşılır. Üç aşağı beş yukarı diyorum çünkü illaki ufak tefek de olsa büyük çaplı da olsa tasarım üzerinde değişiklikler olacaktır.

Gelelim bu uçağın “F-22 Raptor’a çok benziyor” oluşuna.

TF-X projesiyle üretilmek istenen uçağın “Stealth” özellikli olması hedefleniyor. Bilmeyenler için ne demektir “Stealth” özelliği? Uçağın radarlarda gözükmemesidir. Daha doğrusu düşük görünürlüklü olmasıdır. Bu özellikte bir uçak düşman unsura yaklaşana kadar görünmezdir ancak belli bir mesafeden sonra görülebilir. (bu mesafe düşman unsurun radarına göre de değişiyor tabii ki.) Yani örnekle anlatmak gerekirse bir F-16 radara yaklaşıyor olsun. Radarın menzili 300 km olsun. Bu radar F-16 yı daha menzile girdiği anda tespit eder. Aynı şekilde bir F-22 gönderdiğimizi varsayalım. Bu defa Radar, F-22 kendisine yaklaşık 30-40 km kaldığında ancak görebilir (Sayılar afakidir). Kabaca Stealth özelliği bu demek.

Peki Stealth özelliği nasıl elde ediliyor? Bunu anlamak için öncelikle radarların çalışma mantığını anlamak lazım.

Efendim radar dediğimiz aygıtlar kendi içindeki sistemlerle ve uydular vasıtası ile belli bir alana sürekli dalgalar gönderen, yani sinyaller gönderen aletlerdir. Eğer bu sinyaller herhangi bir yerden geri yansırsa bu orada bir unsur olduğuna işarettir. Bu unsurun ne olduğu da o gönderilen ve geri yansıyan dalgaların boyuna, genliğine, frekansına falan bakılarak anlaşılıyor bu kısım biraz teknik bilgi gerektirdiği için biz bu kadarını bilsek yeterli. Basite indirgeyecek olursak etki-tepki mantığı gibi düşünebiliriz. Radarın temel olarak çalışma prensibi bu şekilde. Sinyal gönder dönerse anla ki orada bir şey var.

“Peki Stealth özelliği nasıl elde ediliyor?” sorusuna şimdi bakalım: Stealth özelliği yukarıda belirttiğim gibi görünmezlik / düşük görünürlük demek. Bu özelliği nasıl kazanırız önemli olan nokta bu. Bunun için yapmanız gereken şey radarı sizin orada olmadığınıza ikna etmeniz gerekiyor. Yani radarın gönderdiği sinyali geri yansıtmamanız gerekiyor. Temel mantık bu. Sinyalleri nasıl yansıtmayız? Bu da içinde bulunduğunuz aletin tasarımı ve dışının kaplandığı boya / madde vs. ile ilgili. Bu alete öyle bir tasarım yapmalısınız ki gönderilen sinyalleri emmeli / soğurmalı / absorbe etmeli (artık hangisini seviyorsanız) Burada da yine çok teknik detaya girmeyelim anlattığım tasarımın şu ana kadar geliştirilmiş ve geliştirilmekte olan bazı örnekleri şunlar: F-117 Nighthawk, F-22 Raptor, F-35 Lighthing II, Shenyang J-31, SU-50 PAK FA, KF-X, B-2 Spirit…

Yukarıda bahsi geçen uçakların tasarımlarına baktığımızda hepsinin neredeyse birbirinin aynısı olduğunu görürüz. Sebebi de işte anlatmak istediğim Stealth özelliği için özel bir tasarımlarının olması. İşin taslağı da bu gördüğünüz uçaklardaki gibi. Uçakların Stealth özellikli olmaları için arka planda belli matematiksel hesaplar olması gerekiyor. Matematik dediğimiz olgu dünyanın her yerinde aynı olduğu için de uçaklar hep birbirinin aynısı olarak ortaya çıkıyor.

Peki sadece tasarımla oluyor mu Stealth özelliği? Cevabımız hayır. Tasarımla belli bir miktar sinyal soğurulabiliyor fakat yeterli gelmiyor. Birde özel dizaynlı uçaklarımızın dışını özel maddelerle özel alaşımlarla kaplamamız gerekiyor. Yani bu gönderilen sinyalleri soğuran cinsten maddelerle / alaşımlarla.

Evet buraya kadar kısaca Stealth Özelliği ve onunla beraber birkaç konu hakkında daha bilgiler verdim.

Bunların dışında Şimdi birde “F-22 nin kopyası bu”, “Raptorun fotoğrafını alıp fotoshop yapmışlar” vs. şeklinde yorumlayan vatandaşlar varsa aramızda onlar için resimli bir şekilde de uçakları inceleyerek bu fotoğrafın F-22 Raptor uçağına ait olmadığını ispat edebiliriz.

İlk etapta uçağın kanatlarının gövdeye bağlandığı noktalara bakalım. (Yeşil renk ile daire içerisine alınan kısım) Paylaşılan TF-X in fotoğrafında kanatlarının hava alıklarına kadar uzanan ufak bir çıkıntıyla daha doğrusu bir kaynak parçasıyla gövdeye montelendiğini göreceğiz. F-22 Raptor uçağına bakacak olursak kanatların bu şekilde parçalarla değil doğrudan gövdeye montelendiğini görebiliriz.

Takiben diğer bir fark için uçakların “Nozzle”larına yani uçakların egzozlarına bakalım. (Sarı renk ile daire içerisine alınan kısım.) F-22 de bu Nozzle parçası özel olarak tasarlanmıştır. “Thrust Vectoring” yani Hareketli Nozzle / Hareketli İtki. F-22 de özel olarak Nozzleların altına ve üstüne aynı uçağın hareket etmesini sağlayan kanatçıklar gibi kanatçıklar eklenmiş ve bu sayede motorun ürettiği itki kuvvetine henüz nozzlelardan dışarı çıkmadan yön verilebiliyor. Bu sistem uçağın kanatçıkları ile koordineli biçimde çalışıyor ve uçağın hareket yeteneğini yani çevikliğini muazzam ölçüde artırıyor. TF-X e baktığımızda ise sabit motorların görüntüsünü görebiliriz.

Uçağın “Elevator” yani Kanatçık denilen kısım ile kanatların arkasının montelendiği yere bakalım. (Kırmızı renk ile daire içerisine alınan kısım.) F-22 de Elevator ve Kanatların neredeyse birbirine temas edecek kadar yakın olmuş olduğunu göreceğiz. Diğer yandan TF-X in paylaşılan fotoğrafına baktığımızda Elevator ve Kanat arasında daha büyük bir boşluk göreceğiz.

Son olarak Kanatların tamamına baktığımızda (Siyah renk ile daire içerisine alınan kısım.) F-22 nin kanatlarının daha oval bir yapıya sahip olduğunu TF-X in ise daha düz bir yapıya sahip olduğunu görebiliriz.
PAYLAŞ
Banner

Danisman Hocam

YORUMLAR:

0 comments: