Hasan Sabbah (1034 - 1124) Haşhaşileri kuran ve ölene kadar liderliğini yapan Yemen kökenli Küfeli bir Arap’tır. Tarihteki en gizemli insanlardan biri olarak adı geçer. İran'da Kum kentinde dünyaya gelmiştir. Zamanın önde gelen okulllarında okuma şansı bulmuştur. Ailesiyle birlikte Rey şehrine gittiğinde burada Şii inancının önderleriyle temas etmiş ve Şiiliği benimsemiştir. Dini çalışmalarını geliştirmek için Fatimilerin hakim olduğu Kahire'ye gitmiştir ve burda Nizariliği benimsemiştir. İran'a döndüğünde yoğun dini çalışmalarından sonra örgütlenmeye başladığı ve Alamut kalesini ele geçirip burada üslenmesidir.
ALAMUT KALESİ:
Kale daha önce Selçuklular’dan burayı almış olan Zeydiler’den Mehdi’nin elindedir. Hasan Sabbah bölge halkını ve Alamut’ta yaşayanları kendi cephesine doğru çekmeye başladıktan sonra, 4 Eylül 1090 tarihinde gizlice kaleyi almıştır. Bazı İranlı tarihçilere göre; Mehdi’ye 3.000 dinar altın değerinde bir senet verdiği de söylenmektedir. Bir başka rivayete göre de şöyledir: Alamut Kalesi’nin kumandanına bir dananın derisinin çevreleyeceği yer kadar toprak karşılığında 2.000 altın vadetmiştir. Kumandan teklifi oldukça makul bulup kabul etmiştir. Bunun üzerine Hasan Sabbah dananın derisini santim santim kesip kalenin dar geçişini kapamış, “Kale benimdir .” demiştir.
İSMAİLİLİK VE NİZARİLİK
İslamiyetin tarihinde yaşamış olduğu farklı mezheplerden biri olan Şiilik mezhebi İran'da yaygındır. Hasan Sabbah'ın da mensup olduğu İsmailiyye tarikatının inancına göre 12 imamdan yedincisi olan Cafer öldükten sonra oğlu İsmail'i imam tayin etmiştir. Ancak İsmail babasından önce ölmüştür. İsmailiye tarikatı ise İsmail'in ölmediğini ve gizlenmek için ortadan kaybolduğunu, zamanı gelince geri döneceğini savunur. Bunun haricinde Hasan Sabbah'ın bağlı bulunduğu Nizari kolu ise 18. imam Mustansır'dan sonra ise Musta'li değil Nizari'nin gelmesi gerektiğini savunur.
HAŞHAŞ KULLANIMI
Rivayete göre; Hasan Sabbah, kalesini ziyaret eden misafirlerine hem onları etkilemek için hem de müritlerinin ona bağlılığını göstermek amacıyla, tepede bulunan fedailerinden 3’üne işaret ederek atlamalarını söylemiş, onlar da tereddüt dahi etmeden atlayınca misafirleri çok etkilenmişlerdir. Tarikatta haşhaş kullanıldığına dair kanıt niteliğinde en çok verilen örneklerden biri budur. Çünkü böyle bir şeyi ayık olan kimsenin yapamayacağı düşünülmüştür. Bu iddiaya göre Hasan Sabbah'ın tarikata yeni giren gençlere, öldükten sonra cennet vaadettiği söylenmektedir. Bu gençlere haşhaş verdikten sonra Alamut Kalesi'nin efsanedeki Cennet Bahçeleri'nde uyanmalarını sağlıyordu. Bu bahçelerde çok güzel kızlar, türlü türlü lezzetli meyveler ve yemeklerle karşılanan gençlere burasının cennet olduğu söyleniyor ve tekrar haşhaşla uyutulduktan sonra tekrar kaleye götürülüyordu. Böylelikle ölünce cennete gideceğine tamamen inanan bu insanlar Hasan Sabbah için ölmekten korkmuyorlardı.
SUİKAST
Suikast işletmek için militanlarına haşhaş vererek onların zihinlerini avucuna aldığı Hasan’ın, dünyanın ilk istihbarat teşkilatını yönetmiş biri olarak, bu terör örgütü için idari tecrübesi vardı, insanları etkileme ve yöneticilik Haşhaşin tarikatının kurucusu Hasan Sabbah. Selçuklular, Haçlılar, Tapınak Şövalyeleri, Abbasiler ve Eyyubiler’den önemli kişilere suikast düzenlemişlerdir. Kötü şöhretleriyle etrafta korku salan örgütün adı, Batılılarca suikast anlamına gelen assassin kelimesinin kaynağı olmuştur. Kelimenin nereden çıktığı konusunda farklı görüşler bulunsa da yaygın olanlarından bir tanesi örgüt liderinin suikastçılarına haşhaş vermesinden kaynaklandığıdır. Daha sonra bu fedailere Haşşaşin denilmiş ve Fransızca’ya assassin biçiminde geçmiştir. Neticede pek çok romana, filme ve bir de oyuna (Assassin’s Creed) konu olan Haşhaşiler, dünyanın en gizemli örgütlerden biri olarak tarihe geçmiştir.
ŌLÜMÜ
1124 yılında ölen Hasan Sabbah öldüğünde arkasında güçlü bir silahlı örgüt ve sadece İran’da değil tüm Mezopotamya’da korkulur bir askeri ve siyasal güç bırakmıştır. Tarikat Moğol istilası yıllarına kadar ayakta kalmıştır. Alamut kalesi ise 1256 yılında Moğol komutan Hülagü Han tarafından yakılıp yıkılmıştır.
YORUMLAR:
0 comments: