Türk tarihi, hiçbir milletinkiyle kıyaslanamayacak ölçüde eşsiz zaferlerle doludur. Galibiyetimizle sonuçlanan büyük meydan savaşları genellikle ağustos ayına rastlamaktadır. Bunlar arasındaki iki zaferimiz, diğerlerine göre daha derin anlamlar ifade etmektedir: Malazgirt Meydan Savaşı ve Başkumandan Meydan Savaşı. Birincisi olan Malazgirt Meydan Savaşı ile Türkiye Devleti'nin temeli atılarak Anadolu'nun Türklüğü onaylanmış; ikincisi olan Başkumandan Meydan Savaşı ile de devletimiz yeniden kurularak ülke bütünlüğümüz sonsuza kadar parçalanmayacak şekilde sağlanmıştır.
Türk milleti, tarihte görülen ordu-milletlerin en üstünüdür. Ordu-millet, yüksek bir savaş yeteneği taşıyan, savaşta bütün bireyleriyle görev alan, yurt için ve büyük ülkülerin gerçekleşmesi uğruna baş koyan millet demektir. Ordu-milletimizin timsali "Mehmetçik"tir. O, savaşta er, barışta çiftçi ve işçidir. Halkımızı en iyi o temsil eder, en güzel şekilde o anlatır.
İstiklâl Savaşı da ordu-millet olarak kazanılmıştır. Millî Mücadele bütün bir milletin eseridir. Zaferi çoluğuyla, çocuğuyla, kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla millet kazanmıştır. Kadınlar cephelere mermi taşımış, çocuklar dahi vuruşmalara katılmışlardır.
Vatanın karanlıklara gömüldüğü bu zamanlarda Müdâfaa-i Hukuk Cemiyetleri, çeteler, gönüllüler derken, millet kudretli bir önder etrafında toplanıvermişti. Oluşturulan orduda silâh ve kıyafet birliği yoktu. Fakat kalpler birdi, iman ve ülkü aynıydı. "Ya istiklâl, ya ölüm" parolası ile dile getirilen bu inanç, kudretini "Kuva-yi Milliye Ruhu"ndan alıyordu. Kuva-yi Milliye Ruhu, bir milletin var olma ve yaşama azmi, her şeyi yoktan var etme gayretiydi. Bu ruh ile tarihin en büyük kahramanlık destanları yaratıldı.
Üstün silâh gücüyle her şeyi yapabileceğini düşünen Avrupa yanılmıştı. Yunanlıların yaptığı tahkimat için "Türkler bunu altı ayda ele geçirebilirlerse iftihar edebilirler" diyen İngiliz Başbakanı Lloyd Corc, hücuma geçtikten altı saat sonra Türklerin burasını aldığını duyunca, oturduğu koltuktan düşmüştü.
İstiklâl Savaşı yalnız Yunanlılara karşı değil; işgalci, istilâcı, emperyalist bütün Batı dünyasına karşı kazanılmıştır. Onun temelinde Türk'ün istiklâl aşkı, hür yaşama arzusu vardır.
Büyük Taarruz Ve Başkomutanlık Meydan Savaşı: (26-30 Ağustos 1922)
● Düşman henüz yurttan çıkarılmadığı için Mustafa Kemal'in başkomutanlık görevi uzatılarak bir yıl boyunca son hamle için hazırlıklar yapıldı.
● Doğu ve güney cephesi birlikleri güneye kaydırıldı.
● Hazırlıklar gizlilik içinde yapıldı. 26 Ağustos'da başlatılan taarruz ile düşman menzillerini terk ederek geri çekilmeye başladı.
● 30 Ağustos'da yapılan Dumlupınar(Başkomutanlık) Meydan Savaşı ile Yunan ordusu ağır bir bozguna uğratıldı.
● Mustafa Kemal "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri." tarihi emrini verdi.
● Batı Anadolu düşmandan temizlendi.
● İtilaf Devletleri Türkiye'nin gücünü kabul etti.
● İtilaf Devletleri şartsız olarak TBMM'ye ateşkes çağrısında bulundu.
● Yunan işgali son buldu. dersimiz.com
● Askeri cephe kapandı, burada kazanılan başarının masa başında siyasi olarak kazanılması için mücadeleye başladı.
SAVAŞA SON VEREN BELGE :
Mudanya Ateşkes Antlaşması:(11 Ekim 1922)
● Doğu Trakya savaş yapılmadan kazanıldı.
● İstanbul ve Boğazlar bölgesinin yönetiminin TBMM'ye verilmesi, Osmanlı hükümetinin hukuken sonu oldu.
● İtilaf Devletlerinin hepsi TBMM'yi tanındı.
YORUMLAR:
0 comments: