1 – Tembellik başa bela !
Eğer tembellik hakkında konuşursak sanırım ön sıralarda yer alabilirim. Sizler bu konuda nasılsınız bilmiyorum ama çoğu kez bulduğum kısıtlı zamanı yazı yazmak için planlasam da bir an kendimi saçma işlerde bulduğum oluyor.
Ne yazsam sorusuna yanıt ararken “bu olmaz, bu zor” diyerek zaman harcadığım çok olmuştur. İlaveten bu yazı 1 saatte bitmez diyerek de o bir saati boşa harcıyorum. Sanki başladığım yazıyı o gün bitirmek zorundaymışım gibi!
Eğer siz de benzer duyguları yaşıyorsanız sizlere tavsiyem:
Yazı yazmak için bilgisayara oturuyorsanız amacınız ilk olarak bu olsun. Sonra haberler ve sosyal medyaya göz atarsınız.
Hepimizde akıllı telefon var. Ne yazacağınıza yolda okula veya işe giderken planlayın.
Başladığınız gibi yazınızı bitirmek zorunda değilsiniz. Yarım saatiniz varsa 2-3 paragraf yazmanız bile kafi olacaktır. Hem ertesi günlere sarkan yazılarda farklı konularda aklınıza gelerek yazıyı zenginleştirebilirsiniz.
2 – Yorumlara yanıt vermeyişim
Günlük yaşantımdaki sessizliğim blog yorumlarına da zaman zaman yansıyor. Ne yalan söyleyeyim soru sorulmayan çoğu yorum için yanıt bırakmadım.
Yani “okuyucum yazının güzelliğinden bahsederek teşekkür etmiş, ben üzerine ne diyeyim” diye yanlış bir düşünceyle hareket ettim.
Tabii bu da okuyucularımla düzgün bir ilişki kuramama sebep oldu. Çünkü yorum yapan ziyaretçi site sahibinin bundan farkında olduğunu hissetmek ister.
Yorum yapıyoruz ama ne oluyor sorusuna yönetici bunları okuyup yanıtlama nezaketini gösteriyor yanıtını bulmalı.
Siz siz olun kısa bir teşekkür yorumunu bırakan okuyucunuzu mutlaka cevapsız bırakmayın!
3 – Email listemi oluşturmada geç kalışım
Neden bir mail listesine ihtiyacınız var? Satışlarınızı ve kazancınızı artırmak için mi ? Elbette HAYIR!
Mail listeleri satış ve kazancınızı evet artırabilir fakat en çok da sitenize ziyaretçi kazandırma da aktif rol oynayacaktır.
Bunu popüler blog yazarlarının yazılarından ve deneyimlerinden de görebilirsiniz. Sürekli size bir şeyler kazandırma karşılığında mail hesabınızı isterler değil mi?
Size tavsiyem ziyaretçilerinizi düzenli okuyucu haline getirmek için mutlaka mail bilgisini almaya çalışın ve aslan spam mail göndermeyin.
4 – Diğer blog yazarları ile iletişim kurmamam
En çok da bu hatama yanarım !
Kendi çevremde blog yazarlığı ile uğraşan kimsenin olmayışı aslında beni biraz bu sektörde yalnızlığa itti. Üstüne benim sosyal çevremde de soğuk duruşum iyice bu durumu körükledi diyebilirim.
Bu hatamdan son 1 yıldır kurtuldum diyebilirim. Artık blogları yorumluyor, kaliteli yazıları hesaplarımda paylaşıyorum.
Daha fazla arkadaşım var :)
İster tanıyın ister tanımayın yalnız başınıza blog hayatınızda başarıyı yakalayamazsınız.
Ben kralım, yorum yapmam yazılarıma yorum yapılır şeklinde bir ukalalığa girişmeyin. Takip ettiğiniz blog sahiplerinden yazılarınızda ve sosyal medya hesaplarınızda bahsedin.
5 – Sosyal medyada fazladan zaman geçirmem
Bilgisayarla olmasa da telefonla boş bulduğum her vakit sosyal medyadayım. Sanki birilerinin güncellemesini kaçırsam ayıp olacak gibi kaldığım yere gelene kadar kontrol ediyordum.
Bu durum elbette üretkenliğimi kısıtladı. Eğer orada geçirdiğim her vakit bir paragraf daha fazla yazsaydım ya da bir okuyucumun yorumunu yanıtlasaydım şimdi çok daha farklı konumda olabilirdim.
Size tavsiyem
- Zaman kontrolünü facebook ve twitter gibi sitelerde kaybetmeyin.
- Herkesin güncellemesini yakalamak zorunda değilsiniz, kimse küsmez.
- Daha ölü zamanlarda kullanmaya çalışın. Mesela yolda giderken yazı yazamayacağınıza göre 5 dakikalık göz gezdirme yeterli olacaktır.
6 – Bloguma marka değeri katmaktaki geç kalışım
Yine ilk yıllardaki önemli hatalarımdan birisi. Blog hayatıma üniversite yıllarında başladım. Ve o zamanki düşüncem internette bir izimin olması ve boş zamanımı blog yazarak değerlendirmekten ibaretti. Anahtar kelime, seo, yazı uzunluğu vs bunlar aklımın ucundan bile geçmedi.
Yani bloğuma bir marka, bir profesyonel iş değil de hobi olarak bakmıştım.
Arkama baktığımda alakasız ve kalitesiz onlarca yazı!
Tabii geriye dönüp sanırım 100’e yakın yazımı sildim ve bazılarını da düzenledim.
Şimdi sizlere tavsiyem de daha bloğunuza alan adı ve isim ararken bile bir markayı piyasaya süreceğinizi unutmamanız. Belki de bir gün bir dergide ya da bir TV de bloğunuzdan bahsedilecek, fenomen birisi haline geleceksiniz.
7 – Para kazanmanın kolayca kendiliğinden geleceğine inanışım
Ne iş yaparsanız yapın eğer konu para kazanmaksa, potansiyelinizi doğru işte kullanmak zorundasınız.
İnternetten para kazanmak için oturduğu yerden hayal kuran ama bir türlü doğru bir şekilde harekete geçmeyen yüzlerce insan var.
Ben de çok hayal kurdum. Bu kategoride blog açmak iyi gelir getirir dedim, belki de 3-4 blogu 4-5 yazıdan sonra kapattım! Benim gibi dallanıp budaklanmayın. Sevdiğiniz ve sonunu tahmin edeceğiniz işte tüm eforunuzu sarf edin.
Para kazanmak için blog açılır mı ? Elbette açılır. Fakat sorun aceleci davranmak ve yeterli emek harcamamak. Kendiliğinden hiçbir şey olmayacağı gibi para da kendiliğinden gelmeyecektir. Hele ki rekabetin had safada olduğu şu zamanda.
Eğer blog hayatınıza başlayacaksanız en azından 6 ayı sadece bloğunuzu geliştirmek ve reklamını yapmakla çalışacağınızı unutmayın. Bu 6 ayda ne kadar sıkı çalışırsanız sonrasında geliriniz de o oranda olacaktır.
(alıntıdır.)
(alıntıdır.)
YORUMLAR:
0 comments: